olur olmaz yerde geldiler

onlar dedi ki olmaz

olmaz dedim. pembeyi sevmeliyim bugün de. artık taze fasulyeye ketçap sıkmadan yemeliyim. büyükler böyle şeyler yapmaz. baktım ki çok samimiyetsizler. geğiremiyorlar insanların içinde. ben yapsam gülüyorlar. dedim ki yine çok samimiyetsizler. kafaları çok büyük. ne gerek var koca kafalı olmaya. olmaz dediler. büyüyeceksen sevmeyeceksin öyle herkesi. herkesi kendin gibi görmeyeceksin. kendini herkes gibi bilmeyeceksin. dedim olur. ne gerek var ki benden başkasını kendimden çok sevmeye.

onlar dedi ki olmaz

zamanlar evvel zamanlar diye bilirdim. on ikiden sonra yakışıklı erkekler bal kabağına dönüşür diye dışarıya çıkmazdım. parmak uçlarımda yürürdüm kristalden ayakkabılarım çatlamasın diye. olmaz dediler. zaman dediğin su gibidir akar gider. her şey gerçek. senin o bal kabağı dediklerin seni üzer. kristalden ayakkabıların da ayaklarını acıtır dediler. sen bir dur şunların üzerinde yamulmadan, dile bizden ne dilersen dediler. diledim. sarılabileceğim bir bal kabağı diledim. hayatına sarılabileceğim. sesine sarılabileceğim. gülüşüne, geaaaaaaaaaaak geğiriğine sarılabileceğim bir bal kabağı diledim. olmaz dediler, öyle olmuyor. sarılamazsam şerbeti kaynatıp üzerine şeker doldurup yerim kabağı dedim. dedim ya evvel zamanda dedim.

olur dedim

bak hüseyin abinin kızına. nasıl da mutlu. bak oğluna. bak kızına. kendine bak. ne kadar mutlusun dedim. panjurlar bile pembe gerizekalı nasıl olmaz dedim.

güldü aptal.

güldürdü aptal.

çok aptal.